21 Mart 2012 Çarşamba

baba/oğul

baba/oğul
 
--baba ! oğul ne demek?
bak oğul;
şu ağacı görüyor musun
hani şu köke tutunmuş
ince narin dalları da var
biliyor musun,
o köke baba derler,
dallara da oğul
anlıyor musun
--baba ! yüzün hem buruşmuş hem de kara?
bak oğul;
bu toprağa düşmeden evvel
ben de senin gibi filizdim
yüzüm pürüzsüz, sevimliydim
seni kırmamak için
bazen diklendim güneşe
bazen rüzgara eğildim
ne kadar kararırsam toprakla
seni o denli emniyette bildim
--baba, beni nasıl doyuruyorsun sen?
bak oğul;
sen en güzel çiçekleri ver diye
şu toprağa saldığım tırnaklarım
sana her mevsim su çeksin diye
o kara dediğin yüzümü düşünmeden bile
senin kuşlar öttüren saçlarını
okşayamadığım bir hediye
--baba, yük olmuyor muyum sana?
bak oğul;
sen çok edepli, anlayışlı bir evlatsın
hem benim mis kokulu gururum
hem de her bahar, cıvıl cıvıl bir kanatsın
ne zaman ki acısa tırnaklarım
kesilse suyum
yavaşça yüklerini omuzumdan
yaprak yaprak atarsın
--baba ! sen ne zaman sevinirsin?
bak oğul;
her nisan yatağından
bazen kuşlarla, bazen yağmurla uyandırırım
seni yaşamanın güzelliğine inandırırım
ben dokundukça sen
tomurcuk tomurcuk sevinirsin
'babam seni çok seviyorum' diyerek
ne tatlı meyveler verirsin
 --baba ! ayırırlarsa bir gün beni senden
o zaman ne yaparım ben?
bak oğul;
bil ki zamanla
bana benzeyecek o güzel gövden
aç kollarını herşeyi verene tap
sal tırnaklarını toprağa,
toprağı acıtmadan, baban gibi yap
 
* bu bayram da bir dal gibi eğilip,
 o kararmış gövdeyi öpelim...
 
                      ahmet uysal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder